
Hz. Muhammed kırk yaşına yaklaştığında kendisinde daha önce görülmeyen bazı haller ortaya çıkmaya başlamıştı. Hayatında benzerini yaşadığı rüyalar görüyor, nereden geldiğini anlamadığı sesler duyuyor. ışıklar farkediyordu. Yine bu yaşlarda iken yalnız kalma ve tefekküre dalma arzusuyla Hira mağarasına gitmeye ve orada azığı bitinceye kadar kalmaya başladı. Burada kendisinde ortaya çıkan yeni halleri anlamaya çalışıyor ve Allah'a ibadet ediyordu. Dört beş yıl kadar sürdüğü tahmin edilen bu hazırlık döneminin ardından vahiy meleği Cebrail ilk defa yanına gelerek ona "oku" dedi. "Ben okuma bilmem" cevabını verince melek onu kavrayarak iyice sıktı ve bıraktı. Sonra yine "oku" dedi. Hz. Muhammed yine, "Ben okuma bilmem" deyince melek yeniden onu sıktı ve bıraktı. Aynı cevap üzerine Cebrail kendisini üçüncü defa sıkıp bıraktıktan sonra "Yaratan rabbinin adıyla oku. O. insanı aşılanmış bir yumurtadan yarattı. Oku! Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. O kalemle öğretendir. O insana bilmediğini öğretti" mealindeki ayetleri (el-Alak 96/1-5) okudu ve uzaklaşıp gitti. Dehşete kapılan Hz. Muhammed evine dönerek eşi Hatice'ye, "Beni örtünüz" dedi, bir süre dinlendi. Kalkınca başından geçenleri ona anlattı. Hatice Allah'ın kendisini yalancı çıkarmayacağını söyleyerek onu teskin etti. Ardından birlikte Hatice'nin amcasının oğlu Varaka b. Nevfel'e gittiler. Varaka Resul-i Ekrem'e, kendisine gelenin daha önce Hz. Musa'ya da gelen "namus" (Cebrail) olduğunu, tebliğe başladığında hayatta olursa kendisine uyacağını ve yardım edeceğini söyledi. Böylece Hz. Muhammed kendisinin peygamberlikle görevlendirildiğini anladı. Hatice de ona iman ederek ilk müslüman olma şerefini kazandı. Konu hakkındaki rivayetlerden ve Kur'an'ın ilgili ayetlerinden (el-Bakara 2/185; el-Kadr 97/1) çıkarılan sonuca göre Kur'an Hz. Peygamber' e kırk yaşında iken 610 yılı Ramazan ayının 27. gecesinde inmeye başlamıştır.
Alak süresinin ilk beş ayetinin nüzlünden sonra vahiy bir müddet kesilmiştir. Bu dönemin süresi hakkında on beş gün ile üç yıl arasında değişen farklı müddetler nakledilmektedir. Ancak üç yıl gibi uzun bir süre olması vakayla örtüşmemekte, bu anlayışın üç yıl süren gizli tebliğ dönemiyle karıştırılmış olmasından kaynaklandığı akla gelmektedir. Fetret döneminden sonra gelen ilk vahiy Müddessir süresinin ilk ayetleri olmuştur. Uzun bir zamandan sonra ikinci bir kesinti Duhâ süresinin nüzulünden önce yaşanmıştır. Alimler Kur'an'ın peyderpey indirilmesindeki hikmetler üzerinde durmuşlar ve bunun Hz. Peygamber'in şahsı ve ümmeti için sağladığı yararlardan söz etmişlerdir. Toplumun vahye olan ilgisinin canlı tutulması, Resulu Ekrem'e olan bağlılığın vefatına kadar sürdürülmesi, eğitim ve uygulama kolaylığı sağlamak için hükümlerde tedriciliğin gözetilmesi, toplum hayatındaki öncelikierin belirlenmesi, vahye karşı düşmanlık besleyenlere zaman tanınarak gönüllerinin kazanılması bunlardan bazılarıdır.
III. Tarihçesi
