top of page

   

 

   Kur'an-ı Kerim ayetlerden ve değişik sayılarda ayetlerin yer aldığı sürelerden oluşur. Bazı ayetler özel adlarla anılmış olup bunların en meşhuru Ayetü'l-kürsî'dir(el-Bakara 2/255). Deyn ayeti, riba ayeti, kumar ayeti gibi adlandırmalar ise daha çok ayetin konusuyla ilgilidir. Mekke döneminde nazil olan ayetlerde terim anlamıyla ayet ve süre kelimeleri geçmektedir. Mesela müşriklere meydan okunurken Kur'an'dakine benzer bir sürenin getirilmesi istenir (Yunus 10/38). Buradan anlaşıldığı kadarıyla Kur'an vahyine ait bölümlerin ayet ve süre şeklinde belirlenmesi risaletin ilk yıllarında olmuştur. Hz. Osman'ın mushaflarına göre Kur'an'da 114 süre bulunmaktadır. Tevbe suresi dışındaki bütün sürelerin başında besmele mevcuttur. Tevbe'nin başında besmelenin bulunmamasıyla ilgili olarak bu sürenin Enfal'in devamı olduğu yolunda rivayetler varsa da daha tutarlı olan görüş Tevbe suresinin müş­rik ve kafirlere ültimatomla başladığından eman bildiren besmelenin bu ültimatomla çelişeceği şeklindedir. İbn Mes'ud ve Übey b. Ka'b gibi bazı sahabilerin şahsi mushaflarında Fatiha, Felak ve Nas surelerinin bulunmaması, bazılarınkinde ise kunut dualarının yer alması, özellikle müsteşrikler tarafından değişik yorumların yapılmasına yol açmışsa da bu mushaflar ilgili kişilerin kendi tasarruflarına dayalı olup üzerlerine hüküm bina edecek ilmi değerleri yoktur.

   Kur'an'ın en kısa sureleri üçer ayetlik Asr, Kevser ve Nasr'dır. En uzun suresi 286 ayetten meydana gelen Bakara'dır. Ayet ve sürelerin Hz. Osman'ın mushaflarındaki tertibi konusunda bazı küçük ihtilaflar vardır. Ayetlerin sureler içerisindeki tertibinin Hz. Peygamber'e ait bir tasarruf olduğu ve bu tasarrufu Cebrail'in isteği doğrultusunda yaptığı yönündeki hadise dayanan alimler ayetlerin tertibinin vahye dayalı (tevkifi) bulunduğu hususunda fikir birliği içindedir. Bazı surelerdeki öncesi ve sonrası ile irtibatı kesik olduğu iddia edilen ayetlerin varlığı gerekçe gösterilerek ayetlerin tertibinde bazı ictihad hataları bulunduğu özellikle Batılı ilim adamları tarafından ileri sürülmüşse de bu yaklaşım büyük ölçüde ayetler arası ilişki konusundaki indî görüşlere dayandığı için bir değer taşımamaktadır. Bu ayetlerin bir kısmı nüzulü Mekke'de tamamlanan ve Hz. Peygamber tarafından neredeyse yirmi yıla yakın bir süre okunan sürelerde (mesela bk. el Kıyame 75/16-19) yer aldığından bunların süre içindeki yeri konusunda hata ihtimali yoktur. Ayetlerin tertibine dair en önemli delil Kur'an'ın Cebrail ile Resul-i Ekrem arasında karşılıklı okunmasıdır. Zira içinde belli bir tertip bulunmayan metnin karşılıklı okunması ve takibi dü- şünülemez. Halbuki bu okuma her yıl yapılmış ve namazlarda bu tertip üzere okunmuştur. Hz. Osman'ın Kur'an'ı istinsah ve teksir ettirmesine kadar geçen on beş yıllık süre içerisinde namazlarda ve Kur'an'ı ezberleme çalışmalarında Hz. Peygamber'in vefatından önce belli olan tertip esas alınmış, sahabe arasında bu konuyla ilgili herhangi bir ihtilafın olduğuna dair kaynaklarda bir bilgiye rastlanmamıştır. 

VII. TERTİBİ

bottom of page